Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

bir daha

  • 1 once again

    bir daha

    English-Turkish new dictionary > once again

  • 2 once more

    bir daha

    English-Turkish new dictionary > once more

  • 3 больше

    daha büyük; daha fazla; artık,
    bir daha
    * * *
    1) прил. (сравн. ст. от большой) (daha) büyük
    2) нареч. (сравн. ст. от много) (daha) çok, (daha) fazla

    в три ра́за бо́льше — üç kat / misli fazla

    поучи́ть в пять раз бо́льше — beş katını / mislini almak

    бо́льше всего́ — en çok

    бо́льше всего́ он люби́л музыку — en sevdiği (şey) müzikti

    бо́льше, чем нужно — gereğinden / lüzumundan fazla

    у него́ бо́льше о́пыта, чем у тебя́ — onun tecrübesi seninkinden geniştir

    я люби́л его́ бо́льше, чем родно́го бра́та — onu kardeşimden çok severdim

    но и ты сде́лал не бо́льше — ama daha fazlasını sen de yapmadın

    бо́льше ничего́ сде́лать нельзя́ — başkaca bir şey yapılamaz

    3) нареч. (в отриц. предложениях) artık; (bir) daha

    так бо́льше продолжа́ться не мо́жет — bu, böyle süremez

    э́то всё, бо́льше я ничего́ не зна́ю — hepsi o kadar, başka bir bildiğim yoktur

    бо́льше об э́том не говори́лось — bundan bir daha söz edilmedi

    бо́льше я ему́ не ве́рю — ona artık inanmaz oldum

    де́ло бо́льше не те́рпит отлага́тельств — işin artık gecikmeye tahammülü yoktur

    мне бо́льше ничего́ не на́до — başka şey istemem

    я не нае́лся. Бо́льше нет? — doymadım. Daha yok mu?

    бо́льше не бу́ду! — bir daha yapmam!

    4) нареч. aşkın, çok, fazla

    бо́льше то́нны — bir tonun üstünde, bir tandan çok / fazla

    бо́льше двух часо́в — iki saati aşkın, iki saatten fazla

    прошло́ не бо́льше двух часо́в — iki saat ancak geçti

    ему́ бо́льше сорока́ (лет) — (yaşı) kırkı aşkındır

    на вид ей не бо́льше двадцати́ (лет) — yirmisinde ancak görünüyor

    э́та кни́га сто́ит не бо́льше рубля́ — bu kitap ancak bir ruble eder

    5) (преимущественно, главным образом) daha çok
    ••

    ... тем бо́льше у тебя́ ша́нсов оста́ться —... kalma şansın da o denli yüksektir

    скажу́ бо́льше,... — dahasını söyleyeyim,...

    он ещё бо́льше побледне́л — daha beter sarardı

    бо́льше он ни на что не годи́тся — başka işe yaramaz o

    чита́я письмо́, он всё бо́льше удивля́лся — mektubu okudukça hayreti büyüyordu

    э́то бо́льше, чем изме́на — ihanetten de öte bir şeydir bu

    бо́льше того́,... — üstelik

    Русско-турецкий словарь > больше

  • 4 ещё

    daha,
    henüz; hâlâ
    * * *

    он ещё не пришёл — daha / henüz gelmedi

    таки́е (всё) ещё встреча́ются — böylesine halâ rastlanıyor

    прочти́ ещё раз — bir daha oku

    подожди́ ещё день — bir gün daha bekle

    ещё при жи́зни — daha hayattayken

    ещё до вы́хода кни́ги — daha kitap çıkmadan

    ещё пять лет тому́ наза́д — daha bundan beş yıl önce

    мы ещё вернёмся к э́тому вопро́су — bu konuya yeniden döneceğiz

    он ещё и поэ́т — onun şairlik yanı da var

    э́то ещё не всё — dahası var

    ещё и ча́су не прошло́ — daha bir saat olmadı

    э́тот ещё ме́ньше — bu, daha da küçük

    но что ещё важне́е,... — ama bundan da önemlisi...

    но и э́то ещё не всё — iş bu kadarla da bitmiyor

    ещё и ещё раз прошу́ проще́ния — tekrar tekrar özür dilerim

    ещё в те времена́ — daha / tâ o zamanlar

    ••

    а ещё инжене́р!, а ещё инжене́ром называ́ешься! — bir de mühendis olacaksın!

    ещё что!, вот ещё! — daha neler!

    э́то ещё что! — o da bir şey mi?

    полу́чится? - Ещё как! — olur mu? - Hem de nasıl!

    Русско-турецкий словарь > ещё

  • 5 once again

    bir daha, bir kez daha
    * * *
    bir daha

    English-Turkish dictionary > once again

  • 6 once more

    bir daha
    * * *
    bir daha

    English-Turkish dictionary > once more

  • 7 review

    bir daha gözden geçirme, yeniden inceleme; elestiri, kitap elestirisi; yazin ve düsünce dergisi; teftis; yargitayca mahkeme kararinin yeniden incelenmesi, bir daha gözden geçirmek, yeniden incelemek; elestirmek, elestiri yazmak; teftis etmek; mahkeme kara

    English to Turkish dictionary > review

  • 8 any more

    daha fazla
    * * *
    (any longer; nowadays: He doesn't go any more, but he used to go twice a week.) artık, bir daha

    English-Turkish dictionary > any more

  • 9 невозвратный

    bir daha gelmeyecek / dönmeyecek; telafisi imkansız ( непоправимый)

    Русско-турецкий словарь > невозвратный

  • 10 over again

    bir daha, tekrar, yeni baştan
    * * *
    tekrar
    * * *
    (once more: Play the tune over again.) tekrar, yeniden

    English-Turkish dictionary > over again

  • 11 каллах каллех

    bir daha, tekrar, hareketsiz, kımıldamadan, sırt, arka

    Чăваш-турккă чĕлхи Словарĕ > каллах каллех

  • 12 erneut

    bir daha
    taze
    yeni

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > erneut

  • 13 again

    bir daha, tekrar, yine, yeniden, gene; bundan baska, ayrica

    English to Turkish dictionary > again

  • 14 nevermore

    bir daha hiç

    English to Turkish dictionary > nevermore

  • 15 говорить

    konuşmak; söz etmek,
    bahsetmek; görüşmek; söylemek,
    demek,
    dile getirmek; ifade etmek; kanıtlamak,
    göstermek
    * * *
    несов.; сов. - сказа́ть
    1) тк. несов. konuşmak

    говори́ть по-ру́сски — Rusça konuşmak

    ребёнок ещё не говори́т — çocuk daha konuşamıyor

    2) (что-либо, о ком-чём-л.) söz etmek, bahsetmek; laf etmek; konuşmak, görüşmek; söylemek; demek; dile getirmek

    говори́ть о поэ́зии — şiirden söz etmek / bahsetmek

    говори́ть пра́вду — doğruyu söylemek

    что он говори́т? — ne diyor?

    он не даст тебе́ говори́ть об э́том — sana bundan laf ettirmeyecek

    е́сли говори́ть конкре́тнее... — daha somut konuşursak...

    как я уже́ говорил — söylediğim / arz ettiğim gibi

    в э́том стихотворе́нии поэ́т говорит о любви́ к ро́дине — bu şiirde ozan vatan aşkını dile getiriyor

    а́втор говорит об э́том слова́ми одного́ из персона́жей своего́ расска́за — yazar bunları / bunu öyküsünün bir kişisine söyletiyor

    хорошо́ говори́ть о ком-л.biri için iyi söylemek

    бо́льше мне о нём не говори́! — bir daha açma bana onun lafını!

    я то́же хочу́ ко́е-что сказа́ть — benim de söyleyecek birkaç sözüm var

    он тако́е сказа́л, что... — öyle bir laf attı ki...

    он веле́л сказа́ть, что его́ нет до́ма — kendisi için evde yok dedirtti

    вы что́-то сказа́ли? — bir şey mi buyurdunuz?

    вы что́-то хоте́ли сказа́ть? — bir şey mi diyecektiniz?

    он ничего́ не сказа́л — bir şey demedi; sesini çıkarmadı

    3) тк. несов. ( разговаривать) konuşmak; söz etmek

    кто (э́то) говори́т? — konuşan kim?

    мы с ним говори́ли и об э́том де́ле — onunla bu işi de konuştuk / görüştük

    на эту те́му мы не говори́ли — bu konudan söz etmedik, bu konuyu konuşmadık

    ты говори́л с дире́ктором? — müdürle görüştün mü? / konuştun mu?

    он уже́ год с на́ми не говори́т — bizimle bir yıldır konuşmuyor

    4) тк. несов., в соч.

    говоря́т — diyorlar ki

    говоря́т, он уе́хал — gitmiş (diyorlar)

    5) тк. несов. ( свидетельствовать) ifade etmek, göstermek, kanıtlamak

    э́то ни о чём не говори́т — bu bir şey ifade etmez

    ра́зве э́тот факт вам ни о чём не говори́т? — bu gerçek size hiç bir şey anlatmıyor mu?

    о чём говоря́т э́ти ци́фры? — bu rakamlar neyi ifade ediyor?

    э́то говори́т в твою́ по́льзу — bu senin lehine (bir puandır)

    ••

    говори́т Москва́ — радио burası Moskova

    что ты говори́шь?! — deme! sahi mi?

    и не говори́! — sorma!

    что ни говори́ — ne dersen de

    что я вам говори́л! — size dememiş miydim?

    не говоря́ (уже) о... —...bir yana

    ина́че говоря́ — başka bir deyişle

    точне́е / верне́е говоря́ — daha doğrusu

    по пра́вде говоря́ — doğrusu

    открове́нно / че́стно говоря́ — açıkçası istenirse

    назва́ние говори́т само́ за себя́ — adı üstünde

    Русско-турецкий словарь > говорить

  • 16 noch

    1. adv daha, henüz;
    noch besser (schlimmer) daha (da) iyi (kötü);
    noch ein(er) bir … daha;
    noch (ein)mal bir (kere) daha;
    noch gestern daha dün;
    immer noch hâlâ;
    noch nicht(s) daha değil (hiçbir şey);
    noch nie daha hiç (değil);
    noch zwei Stunden iki saat daha;
    er hat nur noch 10 Mark (Minuten) onun artık sadece 10 markı (dakikası) var/kaldı;
    (sonst) noch etwas? (daha) başka?;
    sonst noch Fragen? başka soru var mı?;
    ich möchte noch etwas (Tee) biraz daha (çay) istiyorum
    2. konj weder … noch … ne … ne (de) …

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > noch

  • 17 another

    adj. başka, öbür, ayrı, farklı, bambaşka
    ————————
    pron. başka, diğer, öbür, ayrı, bir daha, bir tane daha, başka bir tane
    * * *
    başka
    * * *
    adjective, pronoun
    1) (a different (thing or person): This letter isn't from Tom - it's from another friend of mine; The coat I bought was dirty, so the shop gave me another.) başka bir, bir başka
    2) ((one) more of the same kind: Have another biscuit!; You didn't tell me you wanted another of those!) bir tane daha

    English-Turkish dictionary > another

  • 18 wieder

    wieder ['vi:dɐ] adv
    1) ( nochmals) yine, gene, tekrar, yeniden, bir daha;
    immer \wieder tekrar tekrar, ikide bir;
    nie \wieder tun bir daha (hiç) yapmamak;
    schon \wieder şimdi gene;
    \wieder mal bir kere daha, yine, gene;
    \wieder anfangen tekrar [o yeniden] başlamak;
    etw immer \wieder machen bir şeyi tekrar tekrar yapmak;
    gib ihm das \wieder zurück bunu ona geri ver
    2) ( andererseits) diğer [o öte] yandan

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > wieder

  • 19 раз

    I м
    1) врз kez, defa, kere, sefer

    три ра́за — üç kez / defa

    корми́ть три ра́за в день — günde üç öğün yemek vermek

    увели́читься / возрасти́ в три ра́за — üç kat / misli artmak

    в пе́рвый раз — ilk kez / kere

    я вас пе́рвый раз ви́жу́ — sizi ilk görüyorum

    я уже в тре́тий раз говорю́,... — üçtür söylüyorum,...

    прочти́ ещё раз — bir (kez) daha oku

    терпе́ние, терпе́ние и ещё раз терпе́ние — sabır, sabır, gene sabır

    ка́ждый раз по-ра́зному — her defasında / seferinde başka türlü

    на сей раз — bu kez / defa

    на сей раз хва́тит — bu defalık yeter

    раз в два дня — iki günde bir, gün aşırı

    раз в не́сколько лет — her birkaç yılda bir

    поговорю́(-ка) я с ним в после́дний раз — onunla son olarak konuşayım da

    2) нескл. ( при счёте) bir

    э́то раз, а во-вторы́х,... — bu bir, ikincisi de...

    ••

    в друго́й раз — başka sefere

    ино́й раз — kimi kez / defa

    не раз — defalarca, çok kez

    ни ра́зу — bir kez / kere olsun

    сейча́с в са́мый раз пообе́дать — şimdi yemek yemenin tam sırası

    э́то пальто́ тебе́ в са́мый раз — bu palto tam sana göredir

    II нареч.
    bir gün; bir defasında

    раз ле́том — bir yaz günü

    ка́к-то раз — bir gün, bir defasında / seferinde

    III союз, разг.

    раз (э́то) так,... — madem böyledir,...

    раз ты хо́чешь,... — madem istiyorsun..., sen istedikten sonra...

    Русско-турецкий словарь > раз

  • 20 einmal

    einmal ['aınma:l] adv
    1) ( ein Mal) bir kere, bir defa, bir kez;
    noch \einmal bir kere daha;
    \einmal eins ist eins bir kere bir bir eder;
    auf \einmal birden;
    ich möchte erst \einmal hierbleiben ilkönce burada kalmak istiyorum
    2) ( früher) eskiden;
    es war \einmal... eskiden... varmış, bir varmış...
    3) ( irgendwann) bir zamanlar;
    es war \einmal, es war keinmal bir varmış, bir yokmuş
    er hat sie nicht \einmal besucht onu bir kere olsun [o bile] ziyaret etmedi;
    nicht \einmal piep sagen ( fam) gık bile dememek;
    das ist nun \einmal so bu böyle işte;
    wieder \einmal bir daha

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > einmal

См. также в других словарях:

  • bir daha — zf. 1) İkinci kez 2) Yine 3) Asla Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir daha mı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir daha mı — hiçbir zaman Bir daha mı, tövbeler tövbesi! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • al sana bir ... daha — yeni bir aksilik olduğunda bezginlik bildirmek için işte anlamında söylenen bir söz Al sana bir bela daha! …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez — aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol açan şeylerden kendisini korur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • daha — əd. 1. Sifətlərdən əvvəl gələrək çoxaltma dərəcəsi əmələ gətirir. Daha yaxşı. Daha bərk. Daha sağlam. // Zərflərlə birlikdə işləndikdə müqayisə dərəcəsi düzəltməyə xidmət edir. Əvvəlkindən daha bərk yağır. Bu il yay keçən ilkindən daha isti keçir …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • bir — say. 1. 1 rəqəmi ilə işarə olunan sayın adı, miqdar saylarının ilk vahidi. Üçdən bir çıxmaq. Beşin üstünə bir gəlmək. // Miqdarca tək. Bir cilddən ibarət kitab. 2. Zərf mənasında. Bir yerdə, birgə, birlikdə. Çörəyi bir yedik. 3. Sif. mənasında.… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • daha — zf. 1) Şimdiye kadar, henüz Daha kimse gelmemiş. Daha bir saat olmadı. 2) Var olana, elde bulunana ek olarak, olana katarak Bir kızım daha olsaydı, adını Meliha koyardım. P. Safa 3) Kendisinden sonra üçüncü kişi iyelik eki alan bir sıfatla… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır — bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir şeyler, bir şeyler — daha fazla açıklamamak, kısa kesmek gerektiğinde söylenen bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüne bir daha bakmamak — darılıp konuşmamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»